Tütün Saplarının Sökülmesi
Ege Bölgesi, tütün yetiştiriciliği bakımından ülkemizin diğer bölgeleri ile kıyaslandığında yaklaşık 55-60 bin ton üretimi ve dekar başına 90-95 kg verimi ile ön sırada yer almaktadır. Bu bölgede, hemen hemen her yıl yaklaşık 30 bin ekici ailesi tütün işleri ile uğraşmakta gerek aile gerekse ülke ekonomisine katkıda bulunmaktadır. Ne var ki, bazı nedenlerle her zaman istenilen düzeyde ürün elde etmek mümkün olmamaktadır. Bu nedenlerden biri, çoğu kez sıkça karşılaşılan zararlı sorunlarıdır. Yaprak biti, tütün tripsi ve tütün gebesi gibi zararlılar, hemen hemen her yıl tütün tarlalarında görülmekte, koşulların uygun olduğu yer ve yıllarda yaşamlarını yıl boyunca devam ettirebilmektedirler. Tarlada bırakılan tütün artıkları da bu zararlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri açısından en önemli barınak yerlerini ve beslenme ortamlarını oluşturmaktadır. Bu nedenle tarlalardaki tütün artıkları gelecek yılki ürünü emniyet altına alma bakımından oldukça önem taşımaktadır.
Ege Bölgesinde ve ilimiz Denizli çevresinde, tütünler tamamen hasat edildikten sonra artıkları çoğunlukla uzun süre tarlalarda bırakılmaktadır. Bölgede kırım işleri en geç Eylül ayı sonunda tamamlanmaktadır. Ekim, Kasım ve hatta Aralık ayı ılıman geçmektedir. Çevrede yapılan gözlemlerde bu artıkların tarlalardan sökülmedikleri görülmüş ve tütün sapları ile bitki üzerinde kalan yapraklarda çeşitli zararlıların bulundukları dikkati çekmiştir. Tütün artıkları üzerinde kışı geçirerek pek çok tütün üreticisinin de fideliklerini tütün tarlalarının hemen yakınında, bazen de aynı tarlanın kenarında yaptıkları dikkate alındığında yeni tütüne geçme olasılığını çok yüksektir.
1985 ve 1986 yıllarında İzmir ve çevresinde yapılan sürvey çalışmaları sonunda çeşitli böcek takımlarının farklı familyalarına bağlı M.persicae (Şeftali yaprak biti), T.tabaci (Tütün tripsi), B.tabaci (Beyazsinek), T.urticae (iki noktalı kırmızı örümcek) ve P.operculella (Tütün gebesi) olmak üzere 5 ayrı tür tespit edilmiştir. Bu türlerin yoğunlukları dikkate alınarak T.tabaci, T.urticae ve özellikle P.operculella tütün artıklarında bulunan önemli zararlılar olarak saptanmıştır.(*Dr. Süheyla ZÜMREOĞLU Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Bornova-İZMİR)
Sayın tütün üreticileri;
Hepinizin bildiği gibi ziraatta anız bozma diye bir tabir vardır. Anız, mahsul kaldırıldıktan sonra tarlada kalan kök ve sap gibi kısımlara, bozmak da bu kısımların tarlayı normal şekilde sürüp toprağa gömmek demektir. Ancak her mahsulün sapı ve kökü toprağa gömülemez. Örneğin ayçiçeği tarlasında sapların toplanması gereklidir. Tütünün de sapları kısa olan tütünler kolaylıkla toprağa gömülmekte, sapı uzun olanlarda ise sürülerek gömülememektedir.
Anız bozmanın birçok faydaları vardır. Hangi mahsul olursa olsun tarladan kalkar kalkmaz anızı bozulursa, toprağın yüzü işlendiği için yabani otlar toprağa gömülmüş ve yok edilmiş olur. Bu suretle tarla yabani otların beslenmesi yüzünden yorulmaz. Son bahar yağmurları anızı bozulan tarlalara kolayca nüfuz ettiğinden bu gibi tarlalar erken tava gelir ve erken işlenir. Bunun yanında tütün saplarının sökülmesinde daha bazı teknik zaruretler de vardır. Bu zaruretleri iki noktada özetlenebilir.
1- Çok defa tütün kırımları bittikten sonra tütün bitkileri kurumadığı için kırılmadan bırakılan yapraklar ile yaprakların kırıldığı yerlerin üstünden filiz vermektedir. Eğer bu gibi tarlalarda anız bozma yapılmazsa tarla aynı yıl içinde iki mahsul kaldırılmış gibi yani iki kat yorulmuş olur.
2- Tütün anızlarında kırılmadan kalan yapraklar ile meydana gelen filizlerde hastalık ve zararlılar faaliyete ve zarara devam eder. Bunlardan biri tütün gebesidir. Tütün saplarının içinde gizlenerek kışlar. Akdamar hastalığı yapan thrips’tir ki filizlerin üzerinde üremesine devam eder. Ayrıca anızlardaki yapraklarda TMV’ de gelişebilmektedir.
Hastalık ve zararlılar ertesi yıl tütünlerine saldırmak için çok ve kuvvetli bir şekilde kışa girmiş olurlar.
Bundan başka tütün anızları üzerinde beslenen daha birçok zararlı böcek vardır. İşte bunun içindir ki tütün anızlarının muhakkak surette bozulması ve sapların sökülmesi şarttır. Akıllı ve bilinçli çiftçi anız bozma işini kendi yararını düşünerek zamanında kendiliğinden yapmalıdır. Tütün sapları doğrudan doğruya sökülebildiği gibi tarla sürülmek suretiyle de toplanabilir. Sökülen sap ve kökleri kesinlikle tütün tarlasının veya fidelik yapılan yerlerin içinde veya etrafında bırakılmamalıdır. Bilhassa thrips ve tütün gebesi gibi zararlılar sapların yığıldığı yerde kışlayarak ertesi yıl oradan tarlaya sirayet eder. Tütün saplarının yakılmasında elde edilen kül potasyum yönüyle zengin olup tütün tarlalarına gübre olarak verilebilir. En az 140 -150 cm boylanmış tütün sapları biçilerek slaj yaılmakta %20 samanla karıştırılarak koyunlara verilmektedir.
Saptanan zararlı yoğunlukları, belki tarlalarda kalan tütün artıklarında bulunmuş olmaları nedeniyle önemsenilmeyebilir. Ancak bilinmelidir ki bu zararlılar, konukçuları bulunduğu sürece yaşamlarını sürdürecek ve bu alanlarda yeni tütün sezonu için hazırlanacak fideliklere kolaylıkla geçebilecektir. Nitekim Denizli’de son yıllarda ve özellikle 2013 yılı tütün tarımı sezonunda thrips ve tütün gebesi (P.operculella) varlığını en yüksek düzeyde tutmayı başarmıştır. Bu nedenle, tütün kırımları biter bitmez tütün artıkları tarlalardan toplanmalı, toprak derin sürülerek gömülmeli veya artıklar yakılmalıdır. Bazı tütün tarlalarında nematod sorunu bulunmakta ve mücadelesi çok zor olduğundan, kırımların sonunda toprak sıcaklığı yüksek iken tütün tarlaları derin sürülmelidir. Toprak sıcaklığı düştükten sonra yapılan sürüm ile daha derine giden zararlılarla mücadele edilemez.
Uygulamada görülen aksaklıkların en büyük nedeni Ege Bölgesinde ve Denizli İlinde tütün tarımının en az %35 oranda kiralık tarlalarda yapılmasıdır. Tarla uygulamaları bu yönüyle yavaş olmaktadır. Yapılan izlenimler ve gezilerde hastalık ve zararlıların bir sonraki yıla çok miktarda geçeceği gözlenmektedir.