Tütüncülük
Bilindiği gibi Türkiye tütün üretimi bakımından elverişli ekolojik şartlara sahiptir. Tütünün en iyi yetişme şartlarını uhdesinde bulunduran memleketimizde tütün tarımı yapmak suretiyle değerlendirilecek pek çok arazimiz olmasına rağmen tütün tarımı yapılan sahalarda tütüncülük yapan aile sayılarında her geçen yıl azalmalar olmaktadır.
Çiftçilerimizin alın terinin karşılığı olan fiyat politikası izlenmediği sürece de her geçen yıl tütün tarımı yapan aile sayılarında azalmalar olacaktır.
Tütüncülük yılın büyük bir kısmında devamlı çalışmayı zorunlu kılmaktadır. Son yıllarda makineleşme gayretlerine rağmen daha çok insan işgücünü gerektiren, üreticilerin her yaprağı üzerinde alın teri bulunan, tütün tarımının hâkim olduğu bölgelerde genç nesil her geçen sene tütün tarımı yapmaktan imtina etmektedirler. Bu olumsuz durumu bertaraf etmek ve dünyanın aradığı kalite tütünleri yetiştirmeye imkân veren Ülkemizde tütün ekiliş alanlarının artırılmasında, birim alandan ekonomik verimin alınarak, tütün kalitelerinin geliştirilerek iyileştirilmesi konularında sürdürülebilir üretim için gerekli önlemlerin başta tütün alıcıları, üreticiler ve üretici birlikleri tarafından alınmasında zorunluluklar bulunmaktadır. Bunun yanında tütün üretiminde kullanılan girdi fiyatlarındaki artışlar, emek yoğun çalışıldığı için kalifiye yevmiyeci bulmadaki zorluklar, yevmiyeci ücretlerini yüksekliği, ihraç fiyatları ile fiyat artışları arasında gerekli denge sağlanmalıdır.
Ülkemiz ekonomisinde hala önemli bir yer işgal etmeye çalışan tütün üreticileri 2015 yılında 62 bin ton üretim karşılığı yaklaşık 840 milyon TL gelir elde etmişlerdir. Bunun yanında yaklaşık 10 bin ton tütün de sözleşmesiz üretilerek kıyılmış tütün olarak satışa sunulmuştur.
Ege bölgesi tütünlerinin daha önceki yıllarda 3 nevi üzerinden alımı yapılırdı. Neredeyse son 10 yıldır 7 nevi üzerinden alım çalışmaları yapılmaktadır. Nevi tarifleri sözleşmelerde yazılı olmakla beraber, üreticilerde kafa karışıklığına sebep olmaktadır. Alım çalışmalarının eskisi gibi 3 nevi üzerinden yapılması üreticilerin ürettikleri tütünlerin nevileri hakkında daha net bilgiye sahip olabilecekleri düşünülmektedir.
Yine son yıllarda üretici sayılarının artırılamaması nedeniyle üretici kaybetmek istemeyen alıcılar genelde ortalama fiyat olarak gerçekleşecek fiyatları 1.nevi fiyatı olarak açıklamaktadırlar. Üreticilerin neredeyse tamamına 1.nevi fiyatı-başfiyat veya birkaç lira düşük fiyat vererek alım yapılmaktadır. Bu durumda tütünlerin kalite özelliklerinden bahsetmek güçleşmektedir.
Ülkemizde geniş ölçüde tütün tarımı Ege ve Karadeniz Bölgelerinde aile işletmeciliği halinde yapılmaktadır. Doğu-Güneydoğu bölgelerinde sözleşmesiz olarak ta yaklaşık 10 bin ton tütün üretimi yapılmaktadır.
Tütün üretimi 1993 yılında 334 bin ton ile en yüksek seviyelerden sonra zamanla azalarak 90’lı yılların sonunda 300 bin tonun altına indi. 2001 yılında bir daha aşmamak üzere 200 bin tonun altına, 2006 yılında bir daha görmemek üzere 100 bin tonun altına düştü.
Oriental tipi kaliteli tütün yetiştiren ülkelerle dünya piyasalarında rekabet edebilmesi, diğer bir ifade ile yaprak tütünlerimizi alacak olan ülkelere tütünlerimizi sıkıntı çekmeden satabilmemiz için maliyeti düşürücü ve birim alandan kaliteyi bozmamak şartıyla en yüksek ekonomik verimin alınması konusu, tütün tarımı politikasının temel prensibi olmalıdır.
Ülkemizde tütün tarımı gelenek ve göreneklere göre yapılan meşakkatli bir tarım şekli olduğu gibi, senenin büyük bir kısmında devamlı çalışmayı gerektiren ve ayrıca makine gücünden çok insan işgücüne ihtiyaç duymaktadır. Tütün tarımı yapan bir çiftçi fidelikten kutulamaya kadar gecesini gündüzüne katan, kızgın güneş altında alın teri dökerek fidelerin yetiştirilmesinde, tarlaya dikilmesinde, tütünün çapalanmasında, kırmasında, dizilmesinde, kurutulmasında, muhafazasında ve kutulanması gibi ağır işleri aile fertleri yapmakta, aldıkları tütün parası ile geçimlerini temin etmektedirler. Bu nedenle bir sene devamlı çalışmak suretiyle tütün üreten çiftçilerimizi sıkıntı çekmeden insanca yaşama hakkı sağlayacak bir gelir seviyesine çıkarmak gerekmektedir. Bu amaçla tütüncülerimizi düşük maliyetli bir üretim temini için bilgilendirmek ve makineli üretime geçmekte acele etmek elzemdir. Son yıllarda tütün üretiminde makineleşme hız kazanmış ancak istenilen seviyeye gelmesi zaman alacaktır.
Ege Bölgesinde 1990’lı yıllarda tütün dikme makineleri yaygınlaşmıştır. Artık elle tütün dikimi yapılmamaktadır. Tütün tarlalarında 2 kez çapa yapılmalı, elle yapılan çapalama yanında, çapalama makineleri ve traktör arkasına takılan aparatlarla çapalama işleri yapılmaktadır.
Tütün kırma makineleri de son yıllarda artmaktadır. Tütün kırma makineleri traktör arkasına takılmakta, üzerine oturan kişiler yarım takviyede giden traktör hızında kırım yapmaktadır. Kırıcılar kırdıkları tütünü tepsiye sıralı bir şekilde koymakta, dolan tepsiler bir kişi tarafından çerçevelere yerleştirilmekte veya tütün dizme aparatları olan ince uzun tepsilere yaprak uçları aşağıya gelecek şekilde yerleştirilmekte, tepsinin ucundaki delikten ip geçirilmiş şiş sokularak ipe aktarılan tütünler kurutma için kırmandala veya seraya konulmaktadır. Bunun yanında tütün fileleme makineleri ile hava üflemesi vasıtasıyla kırımı yapılmış tütünler filelere doldurulumakta ve kurumaları sağlanmaktadır. Yine son yıllarda kırımı yapılan tütünler 1*1,5 veya 0,9*1,80 m. ahşap çerçevelere yerleştirilerek kurutmaları yapılmaktadır. Tütüncülüğün en zor ve masraflı kısmı olan kırım ve dizme işleri alet-makine vasıtası ile daha kolay ve ucuza gelmektedir.
Tütüncüler eskiye göre artık daha fazla makine ile üretimde yer almaya çalışmaktadırlar. Tütün şirketleri tütün üreticilerindeki azalmayı makineler ile ayakta tutma çabası içine girmek durumunda kalmışlardır.